6 Adımda evdeki stresten kurtulun - Casual Avenue Blog
1305
post-template-default,single,single-post,postid-1305,single-format-standard,et_monarch,ajax_fade,page_not_loaded,,select-theme-ver-4.1,wpb-js-composer js-comp-ver-5.2,vc_responsive

6 Adımda evdeki stresten kurtulun

Fazla Yastık Başa Bela
Elbette ki, kanepenize veya yatağınıza yerleştirdiğiniz dekoratif yastıklarla çok şık bir hava yakalamanız mümkün ama aşırıya kaçarsanız, yarattığınız hava size stres olarak geri dönebilir. Sayıca fazla olan yastıklar oturma alnınızı daraltır ve evin dağınık görünmesini sağlar. Kaliforniya Üniversitesinde yapılan “21. Yüzyılda Evdeki Yaşam” konulu bir araştırmaya göre darmadağın evlerin, stres hormonlarını arttırdığı tespit edilmiştir.

3

Yemek Takımları Karışmasın
Evimizdeki yemek takımı sayısı yıllar geçtikçe artar. Bu takımın bardakları kullanışlı, şunun salata tabağı çok güzel derken yemek masasına konanlar çoğunlukla birkaç takımın karışımı halinde olur. Organize olmayan, karışık takımlar dikkat dağıtıcı ve streslidir. Kendinize ve ailenize bir iyilik yapın ve her bir takımı ayrı yerde tutun, birbiriyle uyumlu olmayanları yemek masanıza yerleştirmeyin.

Duvarlar Üstünüze Üstünüze Gelmesin
Sıra, blog yazılarımızda ısrarla vurguladığımız duvar renklerine geldi. Hala okumamış olanlar için bir kez daha tekrarlayalım. Sarı ve kırmızı gibi parlak ve göz alıcı renklerle boyanmış duvarlar stresli hissetmenize yol açabilir. Bu renkler yerine, mavinin sakinleştiriciliğini ve barışın rengi beyazın sadeliğini tercih etmelisiniz. Mavi, kan basıncını düşürdüğü ve uyku getirdiği için, özellikle yatak odalarında kullanıldığında huzurlu bir ortam sağlar.

60-30-10 Kuralı
Bir yatak odası düşünün; duvarları çiçek desenli duvar kağıdı ile kaplanmış olsun, yatak örtülerinin desenleri, yerdeki halınınkiyle karışmış, komodinin üstünde de baskılı bir örtü. Hayal etmesi bile insanda sıkıntı yaratıyor değil mi? İşte tam burada daha önceki yazılarımızda detaylı bir şekilde anlattığımız 60-30-10 kuralını hatırlayalım; Odaya hakim olan renk veya duruma göre desen, odanın en fazla %60’ını kaplarken, ikinci hakim renk %30’da kalmalı ve son olarak odadaki vurguların rengi %10’u geçmemeli. Önceki yazımızdaki tablo sanırız konuyu özetleyecektir:

Bir odayı dekore ederken, renkleri aşağıda oranlara göre kullanın:
Baskın renk %60 (Duvarlar)
İkinci bir renk %30 (Döşeme)
Vurgu rengi %10 (Dekoratif Objeler)
Evdeki renk dağılımı ve düzen için uyulması gereken 60-30-10 kuralını anlatan yazımızı okumayanları buraya davet ediyoruz.

Kortisol Hormonunuz Yükselmesin
Evimizdeki rafların her santimetre karesini dekoratif objeler, kitaplar ve fotoğraflarla doldurmak, evimizin genel estetiğini bozarak, darmadağın görünmesine sebep olacaktır. Kişilik ve Sosyal Psikoloji komitesinin açıklamasına göre evimizdeki aşırı doluluk, ağır stres ve korkuya maruz kaldığımızda vücudumuzun savunma amacıyla salgıladığı kortisol hormonunda ve stres hormonunda yükselişe sebep olmaktadır. Evinizdeki boş alanlarla barışın ve sadece en çok sevdiğiniz aksesuarlarınızı sergileyin.

12

Kıyafet Dolaplarının Karanlık Yüzü
Sanırız kadınların büyük bir çoğunluğu, kıyafet dolaplarının çok düzenli olması gerektiğinde anlaşacaktır. Peki uygulamada öyle mi? Dolabın düzenlenmesi her zaman ertelenir, hem zaten şunun şurasında yazlıkların çıkmasına ne kadar kaldı ki, bir süre daha böyle idare edilebilir. Ama atladığımız çok önemli bir detay var. Kıyafet dolabımızın önünde geçen en uzun süre, dışarı çıkmadan önce yapılan hazırlık esnasında geçmektedir. Karmakarışık bir dolaba bakarak hazırlanmakla, düzenli bir dolap karşısında giyinmek aynı olabilir mi? Düzenli dolap sizi hem stresten korur hem de keyifle hazırlanmanızı sağlar.

Stressiz bir ev hayatı için, aşırılıktan kaçının, birbiriyle uyumsuz olan nesneleri kullanmayın, düzeni sağlayın ve yazdıklarımızı uygulamaya çalışın, huzurlu ve rahat bir ortam yaratmak sizin ellerinizde.

Tags:


Pin It on Pinterest

Share This